İş yaşamında ve genel olarak hayatında hedeflerinde ulaşmış insanların önemli bir kısmı ‘zorluklara rağmen’ değil, ‘zorluklar sayesinde’ başarılı olmuştur. Başarılı, yaratıcı ve yenilikçi olmanın yolu zorlukları fırsatlar olarak görebilmekten geçer. Bu kazanılması gereken bir bakış açısıdır. Çözüm odaklı olmak, pozitif düşünmeye çalışmak değil; olay ve durumları gerçekçi biçimde görebilmektir.
Zorluklar = Fırsatlar
Zorluklar bizi yenen faktörler değil; belki de avantajlarla çevrili olduğumuzda ihtiyaç duymayacağımız, saklı kalacak potansiyelimizin ortaya çıkmasında, öğrenme becerimizin artmasında bize fırsatlar sağlayan durumlar olarak görülmelidir.
Sahip olmamız gereken yeteneklerden biri de çözüm odaklı olmaktır. Çoğu zaman, özellikle de önemli bir işi yapmak üzereyken sorunlarla karşı karşıya geliriz. Bu sorunlar karşısında verdiğimiz tepkiler hayatımız ve hedeflerimiz için son derece önemlidir. Bir problemle karşılaştığınızda pes etmek, vazgeçmek, isyan etmek yerine, nasıl başka türlü bir yol izleyebilirim diye düşünerek çok daha iyi çözümler üretebiliriz.
Basit düşünmeyi öğrenmek, çözüm odaklı olmanın ilk aşamasıdır. Uğraştığımız sorunların çoğu zaman basit çözümleri vardır. Sorunla karşılaştığımızda olumsuz iç sesinizle ‘yine olmadı, yapamıyorsun işte, asla yapamayacaksın’ gibi sözlerle kendimizi suçlamak ve moralinizi bozmak yapacağınız son şey olmalıdır. Bunun yerine farklı bir alternatif düşünmelisiniz.
Sakin olmayı ve kalabilmeyi öğrenmek, çözüm odaklı düşünmek için yapılması gereken bir diğer şeydir. Panik yapmak, telaşlanmak, endişelenmek, kaygılanmak adına ne derseniz deyin; çözümü görmenizi zorlaştırıp art arda hatalar yapmaya devam etmenize sebep olabilir. Bu sizi daha kötü bir duruma sokarak istemediğiniz sonuçlara sürüklenmenize neden olur. Herhangi bir sorun karşısında önce sakin olmalı ve ‘Şimdi ne yapmalıyım?’ diye düşünmeye başlamalısınız.
Karşılaştığınız sorunlar için üç farklı çözüm bulma alışkanlığı kazanmaya çalışın. Bu tarz alıştırmalar zaman içinde olaylara birden fazla bakış açısıyla bakabilmenizi sağlayacaktır. Olayların tek bir nedeni olmadığı gibi, tek bir gelişimi, çözümü ve sonucu da yoktur. Daima birden fazla sebep ve çözüm bulunabilir. Bu yönümüzü geliştirmek için sadece kendi yaşadığımız problemlere değil, başkalarının yaşadığı (iş – okul arkadaşımız, akrabamız vb.) sorunlara karşı kendimizi onların yerine koymaya çalışarak ‘Bu durumda ben olsaydım neler yapabilirdim?’ şeklinde de akıl yürütme pratikleri yapabiliriz.
İçi boş, gerçek temellere dayanmayan bir özgüven ne kadar zararlıysa sürekli kendini ve yeteneklerini küçümseyerek başarısız olacağını düşünen bir güvensizlik de zararlıdır. O sebeple geçmişte yaptığınız başarılı işleri de göz önünde bulundurarak ve gerekli kaynakları harekete geçirip, mücadeleyi sürdürerek yapabileceğinize olan inancınızı da ayakta tutmalısınız. İç sesinizle kendinize ‘Ben bu problemi çözebilirim.’ demelisiniz.
Genel kültür bilgisi, bizden önce benzer veya farklı sorunlarla karışılışmış kişi ve grupların ne gibi yollar izleyerek başarıya ulaştıklarını bize göstereceği için sahip olunması gereken bir diğer niteliktir. Okumak birçok faydasının yanında farklı bakış açıları kazanmaya yardımcı olur.
Her konuda bilgi sahibi olmak veya her sorunu tek başına çözebilmek mümkün değildir. Kaynaklarınızı gözden geçirin ve kullanın. Bu size sorununuzu çözmenizde yardımcı olabilecek bir arkadaş veya uzman olabileceği gibi, bir kitap bile olabilir. Gerektiğinde yardım almayı bilin. Bu sebeple çözüm bulamadığınız bir problem olduğunda “Bunu kime danışabilirim?” veya “Bunun çözümünü nereden öğrenebilirim?” diye düşünmeli ve kaynaklarınızı etkin bir şekilde kullanmalısınız. Tabii bu, işinizi/ödevinizi bir başkasına yaptırmak veya pek çaba sarf etmeden, üzerinde çalışmadan sorununuzu özellikle samimiyetiniz olmayan ve sosyal medyadan takip ettiğiniz birine hemen sormak gibi yollar da izleyebileceğiniz anlamına gelmez. Dijital dönüşümün sağladığı kolay ulaşılabilirlik sayesinde giderek artan bu tarz nezaketsiz ve etik olmayan davranışlardan uzak durmaya çalışın.
Çözüm odaklı olmak, her problemin çözümünü bilmek anlamına gelmez. Çözüm odaklı olmak aynı zamanda herhangi bir sorunu çözmek için hangi kaynağı, nasıl kullanacağını da bilmektir. Zorluklar karşısında umut etmeyi ve iyimserliği gerektirir ancak eyleme geçmeyen hayalcilikle ve gerçeklikten uzak, yanlışları görmeyi engelleyecek bir pozitiflikle karıştırılmamalıdır.
Sorunların daima hayatımızın bir parçası olduğunu ve hiç bitmeyeceğiniz düşünerek şikâyet etmek yerine saydığımız ilkeler doğrultusunda çözüm odaklı olmayı öğrenmek hedeflerinize giden yolda hızlanmanızı sağlayacaktır.
Özgün Ergin
Uzman Psikolog
~ ~ ~
“Tolstoy’un Bisikleti”
Tolstoy’un oğlunun ölümü dolayısıyla kendisine hediye edilen bisikleti, 67 yaşında sürmeyi öğrenmesi üzerine hiçbir şey için geç olmadığını ifade olarak kullanılır. Geç de olsa iyi ki öğrendim diyebilmenin yaşı yoktur.
Comentários